Kendine saygı, bireyin kendi değerini fark etmesi, duygusal ihtiyaçlarını önemsemesi, sınırlarını koruyabilmesi ve kendisini dışsal onaya bağlı olmadan değerlendirebilmesidir. Kişinin kendisiyle kurduğu içsel ilişki, yaşamın tüm alanlarında belirleyici bir rol oynar. Özsaygı yeterince gelişmediğinde birey hem duygusal hem ilişkisel alanlarda daha kırılgan hâle gelir; değersizlik duyguları, aşırı uyum sağlama eğilimi, onay arayışı ve kendi ihtiyaçlarını geri plana atma davranışları daha yoğun biçimde ortaya çıkar.
Kendine saygı yalnızca olumlu düşünmek ya da kendine güvenmek değildir. Bu kavram, benlik algısının tutarlılığı, duygusal dayanıklılık, kişisel değer hissi, ilişki kurma kapasitesi ve bireyin kendisine karşı geliştirdiği içsel tutumun tamamını kapsar. Bu nedenle özsaygı, psikoterapötik süreçlerde en temel çalışmalardan biridir.
Kendini sevmek, kişinin kendi güçlü ve zayıf yönlerini kabul edebilmesi, kırılganlıklarını inkâr etmeden sahiplenebilmesi ve kendisine karşı şefkatli bir yaklaşım geliştirebilmesidir. Kendini sevmek, çoğu zaman bencillik veya narsisizmle karıştırılsa da, sağlıklı öz-sevgi kişinin hem kendisine hem diğerlerine daha dengeli yaklaşmasını sağlar. Bu tutum, bireyin hatalarını kişisel değer kaybı olarak görmek yerine bunlardan öğrenebilmesine, kendi duygularına alan tanıyabilmesine ve ilişkilerde daha güvenli bir duruş sergilemesine yardımcı olur.
Kendini sevmeyen bireylerde sık görülen örüntüler arasında aşırı öz eleştiri, değersizlik hisleri, dışsal onaya duyulan ihtiyaç ve ilişkilerde kendi ihtiyaçlarını geri plana atma davranışları yer alır. Sağlıklı öz-sevgi ise kişinin kendisini olduğu gibi görmesine ve kendi değerini dışsal takdirden bağımsız biçimde hissedebilmesine imkân tanır.

Kendine güven, bireyin kendi kapasitesine, becerilerine ve duygusal dayanıklılığına duyduğu inançtır. Bu yalnızca başarılarla ilişkili bir özellik değildir; bireyin zorlanmalar karşısında kendi iç kaynaklarına güvenebilmesi de kendine güvenin önemli bir parçasıdır. Kendine güveni güçlü olan bireyler hataları kişisel bir tehdit olarak görmek yerine gelişimin doğal bir parçası olarak ele alır.
Kendine güven, çocukluk deneyimlerinden etkilenmekle birlikte yetişkinlikte de güçlendirilebilen bir yapıdır. Kişi kendi içsel değerini tanıdığında ve kendine ait gerçekçi bir algı geliştirdiğinde daha kararlı, daha dengeli ve daha kendinden emin bir yaşam sürer.
Bireyin kendisini nasıl tanımladığı, tüm psikolojik süreçlerin temelinde yer alır. Olumlu ve gerçekçi bir benlik algısı, kişinin kendisini değerli, yeterli ve bütüncül bir yapı içinde deneyimlemesini sağlar. Olumsuz benlik algısı ise değersizlik, yetersizlik ve utanç temalarıyla birleşerek hem duygusal hem ilişkisel alanlarda zorlanmaya neden olabilir.
Benlik algısı; aileden alınan mesajlar, çocuklukta kurulan ilişkiler, başarı–başarısızlık deneyimleri, toplumsal etkiler ve bireyin kendine dair taşıdığı inançlar tarafından şekillenir. Bu nedenle benlik algısının güçlendirilmesi, özsaygının sürdürülebilir hâle gelmesinde önemli bir adımdır.
Özsaygı, ruh sağlığının temel belirleyicilerinden biridir. Özsaygısı güçlü bireyler stresle daha sağlıklı başa çıkar, duygusal tepkilerini düzenleyebilir ve sağlıksız ilişkisel dinamiklere daha az maruz kalır. Özsaygı zayıfladığında ise kişi kendi ihtiyaçlarını bastırır, başkalarının beklentilerine göre yaşamaya eğilim gösterir ve duygusal kırılganlığı artar.
Özsaygı düzeyi; depresyon, kaygı bozuklukları, ilişkisel sorunlar, travma sonrası yaşanan duygusal dalgalanmalar ve kimlik karmaşası ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle özsaygı çalışmaları psikoterapide temel alanlardan biridir.
Borderline kişilik örgütlenmesinde özsaygı istikrarlı değildir ve dışsal etkilere oldukça duyarlıdır. Benlik algısı, tutarlı bir yapıdan ziyade yoğun duygusal iniş çıkışlara bağlı olarak değişebilir. Özsaygı çoğu zaman ilişkilerde yaşanan yakınlaşma, uzaklaşma, belirsizlik ve duygusal yoğunluğa göre anlık olarak yükselebilir veya hızla düşebilir.
Bu yapıda sık karşılaşılan özsaygı döngüsü iki temel evreye ayrılır:
İdealizasyon evresi:
Kişi ilişkiye veya önemli gördüğü bir kişiye aşırı anlam yükleyebilir ve kendi değerini bu ilişki üzerinden tanımlama eğiliminde olabilir. Bu süreçte özsaygı geçici olarak yükselir.
Devalüasyon ve içe çekilme evresi:
Küçük bir hayal kırıklığı, bir mesafe veya duygusal belirsizlik, “yetersizlik” ve “değersizlik” duygularını hızla aktive edebilir. Bu evrede kişi hem kendisini hem ilişkiyi olumsuz değerlendirme eğilimine girebilir ve özsaygı belirgin biçimde düşer.
Bu iki uç arasında gidip gelen döngü, bireyin kendisini tutarlı ve bütüncül bir benlik olarak deneyimlemesini güçleştirir. Özsaygının dışsal onaydan bağımsızlaşması, borderline örgütlenmede duygusal denge ve kimlik bütünlüğü açısından temel bir çalışma alanıdır.
Narsisistik özelliklerde özsaygı yüzeyde güçlü görünse de özünde oldukça kırılgandır. Bu yapıdaki bireyler kendilerini üstün, yetkin veya eleştiriden muaf göstermeye çalışabilir; ancak bu görünüm içsel bir güvenden çok kırılganlığı gizlemeye yönelik savunmalardan oluşur.
Narsisistik özsaygının temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:
Dışsal onaya bağımlıdır.
Değer hissi başarı, hayranlık ve beğeni gibi dış kaynaklara bağlıdır.
Eleştiriye karşı hassastır.
En küçük olumsuz geri bildirim bile özsaygıda ani bir düşüş yaratabilir.
Sınırlar karşılıklılık temelinde değil, kontrol ve korunma temelinde kurulur.
Bu durum dışarıdan bencillik olarak algılansa da temelinde kırılgan bir özdeğer sistemi vardır.
Özsaygı uçlarda seyreder.
Bir başarı anında kendini aşırı değerli hissetmek, küçük bir başarısızlıkta utanç veya öfkeye yönelmek sık görülen bir örüntüdür.
Narsisistik yapılanmada özsaygı, sürdürülebilir ve içsel bir değer duygusuna dayanmadığı için kırılgandır. Sağlıklı özsaygı ise dış koşullardan bağımsız olarak kendini yeterli, değerli ve bütüncül bir kişi olarak deneyimleme kapasitesidir.
Disosiyatif Kimlik Bozukluğu’nda özsaygı yapısı tek bir bütün hâlinde değil, benliğin farklı bölümlerinde farklı duygu ve inançlarla ortaya çıkabilir. Bazı bölümler güçlü ve koruyucu bir tutum sergilerken, bazı bölümler yoğun utanç, suçluluk, değersizlik veya yetersizlik duygularını taşıyabilir. Bu nedenle özsaygı tek çizgide ilerlemez; bölümler arası duygu ve düşünce farklılıkları kişinin kendine dair algısını dalgalandırabilir.
Bu yapıda özsaygının güçlenmesi, benlik bölümleri arasında daha uyumlu, bütünlüklü ve düzenli bir iç iletişim kurulduğunda mümkün olur. Özsaygı bütünlüğü arttıkça kişinin içsel denge kapasitesi ve yaşam kalitesi de belirgin bir şekilde artar.
Kendine saygı yapısını anlamaya yardımcı olması için aşağıdaki ifadeler üzerinde düşünmek yararlı olabilir:
Bu maddelerden birden fazlasında zorlanma fark ediliyorsa, özsaygı alanında daha derin bir çalışmaya ihtiyaç olabilir.
Bu adımlar düzenli uygulandığında özsaygı daha istikrarlı bir yapıya kavuşur.
Kendine saygı düşük olduğunda ne olur?
Sürekli öz eleştiri, değersizlik hissi, onay arayışı, sınır koyamama ve ilişkilerde dengesizlik görülebilir.
Kendine saygı sonradan güçlendirilir mi?
Evet. Benlik algısı, duygusal düzenleme ve içsel tutum çalışıldığında özsaygı gelişebilir.
Özsaygı ile narsisizm aynı şey midir?
Hayır. Sağlıklı özsaygı içsel değer hissine dayanır; narsisizm ise kırılgan özdeğeri korumaya yönelik savunmalarla belirlenir.
Kendine saygı neden önemlidir?
Özsaygı psikolojik dayanıklılık, duygusal düzenleme ve sağlıklı ilişki kurabilme kapasitesinin temelidir.
Özsaygı nasıl geliştirilir?
Duygusal farkındalık, sağlıklı sınırlar, öz-şefkat ve benlik algısının düzenlenmesiyle gelişir.
Kendine saygı ile özgüven aynı şey mi?
Hayır. Özgüven daha çok kişinin becerilerine duyduğu güvenle ilgilidir; özsaygı ise kişinin kendi varoluşuna, değerine ve kimlik bütünlüğüne yönelik içsel saygı duygusunu ifade eder.
Kendine saygı nasıl kaybolur?
Yoğun eleştiriye maruz kalma, duygusal ihmal, travmatik yaşantılar, ilişkilerde değersizleştirilme ve kişinin kendi ihtiyaçlarını sürekli bastırması özsaygıyı zayıflatabilir.
Düşük özsaygı ilişkilerde nasıl davranışlara yol açar?
Aşırı uyum sağlama, hayır diyememe, ilişkiyi kaybetme korkusu, onay arayışı, kendi ihtiyaçlarını geri plana atma ve değersizleştirici ilişkilerde ısrar etme gibi örüntüler ortaya çıkabilir.
Yüksek özsaygı kibir midir?
Hayır. Yüksek özsaygı kişinin kendine ve başkalarına saygılı, dengeli bir tutum geliştirmesiyle ilgilidir. Kibir ve bencillik ise çoğu zaman kırılgan özdeğerin savunması olarak ortaya çıkar.
Çocuklukta yaşananlar özsaygıyı nasıl etkiler?
Eleştirel, cezalandırıcı veya duygusal olarak mesafeli ebeveyn tutumları özsaygının gelişimini zayıflatabilir. Destekleyici, kabul edici ve duygusal ihtiyaçları tanıyan ebeveynlik ise güçlü bir özsaygı temeli oluşturur.
Özsaygı neden dalgalanır?
Kimlik yapılanması, travma geçmişi, ilişkisel güvensizlikler, duygusal düzenleme güçlükleri ve dışsal onaya bağlı bir değer inşa etmek özsaygının istikrarsız olmasına neden olabilir.
Yazar Hakkında – Uzman Klinik Psikolog Özkan Yiğit
Uzman Klinik Psikolog Özkan Yiğit, yetişkin psikoterapisi alanında çalışmakta olup özsaygı sorunları, kimlik yapılanması, ilişki döngüleri, travma sonrası özdeğer kaybı, borderline örgütlenme özellikleri ve Disosiyatif Kimlik Bozukluğu alanlarında uzmanlaşmıştır. Çalışmalarında bireyin kendilik algısını, duygusal denge kapasitesini ve ilişkisel işleyişini güçlendirmeye yönelik derinlemesine psikoterapötik yaklaşımlar kullanır.
Kaynakça
Tarih: 30.11.2025