Şizoidi Kişilik Bozukluğu Terapisi

Şizoid Kişilik Bozukluğu Nedir?

Şizoid kişilik bozukluğu kişiler arası ilişkilere ilgisizlik, yaşam tarzından soyutlanma, tek başına yapılan eylem ve aktiviteleri tercih etme, içe kapanma, duygusal kayıtsızlık, mekanik ve monoton davranış, genellikle yalnız olmayı tercih etme ve ilişkiler ile karakterize bir kişilik problemidir. Bu soruna sahip kişiler, insanlarla yakın bir duygusal bağ kurmayacaklar ve bilinçli bir düzeyde bu şekilde bağlanmaya gerek duymayacaklardır. Bu yönleriyle utangaç kişilik özelliğinden farklıdırlar. Başkalarıyla kurulacak duygusal bağlantılara cevap veremezler. Genellikle olumlu ya da olumsuz eleştirilere yanıt vermezler ve duygusal durumları genellikle değişmez. Bu yüzden etraflarındakiler tarafından soğuk olarak yorumlanırlar. Tüm bu özellikler kişilik yapısının bir parçasını oluşturduğundan bu bozukluk yaşamın sadece belirli bir bölümünde değil, genelinde etkilidir.

Şizoid bozukluk sıkıntısı olan kişiler, özellikle sosyal yaşamda hayata katılmaktan ziyade çok gözlemci gibidirler. Toplumdan dışlanmışlardır. Ancak bu yabancılaşma entelektüel bir yabancılaşma değil, duygusal bir yabancılaşmadır. Bu açıdan ahlaki ya da politik nedenlerle toplumu eleştirmeye bağlı olarak yabancılaşmış bireylerden farklıdırlar.

Şizoid Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Şizoid kişilik bozukluğu, genellikle geç çocukluk veya ergenlik döneminde belirtiler göstermeye başlar. Şizoid bozukluk problemi yaşayan kişiler, genellikle bu sorundan habersizdir. Bu nedenle, nadiren psikiyatri kliniklerine giderler. Kliniklerde nadiren danışıldığı için Şizoid kişilik bozukluğu ile ilgili yeterli araştırma yapılmamıştır. Mevcut veriler ve araştırmalar, popülasyondaki bu sıkıntının görülme oranının %0,8 ila %4 olduğunu göstermektedir. Erkeklerde kadınlardan daha yaygın olarak görülmektedir. Şizoid bozukluk sıkıntısına sahip kişiler genellikle problemlerini bilmese de, birçok insan diğerlerinden farklı hisseder. Psikoterapi alan bazı şizoid sıkıntısı olan kişiler hayatın onları atladığını, kabuğun altında yaşadıklarını, hayatın otobüsünü kaçırdıklarını ifade eder. Bu bireyler en genel tabiriyle hayatı uzaktan izler. Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler, açıkça ilgiden ve başkalarıyla iletişimden yoksundur. Yüz ifadeleri genellikle çok soğuktur. Konuşmaları kısa ve monotondur. Sevinç, heyecan, üzüntü ve öfke gibi duyguları nadiren gösterirler. Birinin özel alanını işgal ettiğini düşünürlerse oldukça karamsar bir ruh haline bürünürler, çünkü bu ıssız özel alanı özgürlük olarak yorumlarlar.

Şizoid kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler aslında insanlardan değil; olumlu ve olumsuz duygulardan, duygusallıktan ve iletişim halinde olmaktan kaçınmak isterler. Bu nedenle başkalarıyla ilişkileri entelektüel, fiziksel, aile, mesleki veya fiziksel aktivite kapsamındadır.

Şizoid fantezi, şizoid bozukluğa sahip olan kişilerde sıkça görülen ve bu kişilerin kendilerini tatmin etmelerini sağlayan yöntemdir. Bu kişiler dış dünya ve olaylardan uzak durmak isterler ve karakteristik olarak fantezi sahibidirler. Bu fantezinin asıl nedeni içsel bile olsa nesnelere bağlanma ihtiyacıdır.

Şizoid kişiler için intihar da her zaman bir seçenektir. Her ne kadar akıllarının bir köşesinde bu düşünce olsa da bu bireyler, intiharı bir şantaj aracı olarak kullanmazlar. Bununla beraber, şizoid kişilik bozukluğuna sahip olan bireylerde intihar vakası nadir olarak görülür.

Şizoidi Kişilik Bozukluğu Terapisi

Tanı Yöntemleri

Şizoid bozukluk, yetişkinliğin ilk dönemlerinde başlar ve farklı şekillerde gözükebilir. Kişilerarası ilişkilerde sosyal ilişkilerden kopmanın ve sınırlı bir duygusal ifade yelpazesinin yaygın bir örüntüsüdür. Tanı koymak için, bir kişinin aşağıdaki kriterlerden en az dördünü karşılaması gerekir:

  • Aile ilişkileri de dahil olmak üzere yakın ilişkilerden hoşlanmaz ve bu ilişkileri kurmak istemez
  • Neredeyse her zaman kendi başına yapabileceği aktiviteleri tercih eder
  • Cinsel deneyim yaşamak istemez; ancak cinselliğe ilgisi vardır, bir partnerle yakınlaşmanın getireceği duygusal yükten kaçınır. Bu yüzden mastürbasyonu veya duygu içermeyen mekanik cinsel ilişkileri tercih eder
  • Sevdiği aktivite sayısı çok sınırlıdır veya yoktur
  • Birinci derece akrabalar dışında yakın arkadaş veya güvenilen kimse yoktur
  • Başkalarının övgü ve eleştirilerine kayıtsızdır
  • Duygusal bir soğukkanlılık, kopukluk veya monoton bir duygulanım gösterir

Şizoid Kişilik Bozukluğu Oluşum Nedenleri

Nedenleri kişiden kişiye değişebilir. Örneğin; bireyin çocukluk döneminde yaşadığı çevredeki olaylar, ihmal ya da istismar ve anne-baba ile yaşadığı duygusal sorunlar olarak sunulabilir.

Şizoidi Bireylerin Ebeveyni

Çoğu durumda, şizoid kişilik bozukluğunun nedenleri aile sorunlarına dayanmaktadır. Bireyin çocukluk döneminde aile arasında yaşadığı sorunlar sonucunda oluşan şizoid bozukluk; ailenin kayıtsız, soğuk ve sevgisiz davranışlarına maruz kalan çocukları etkiler ve yetişkinlikte kendini göstermeye başlar. Özellikle tek çocukluk geçirmiş kişilerde görülen şizoid kişilik bozukluğu, anne ve babanın çocuğa karşı ilgisizliği, sevgisizliği ve soğukluğundan kaynaklanmaktadır. ​​

Anne-baba veya birincil bakımını yapan kişiler duygusal olarak erişilemeyen, soğuk ve mekanik olarak sevgi vermeden bakım veren ebeveynlerdir. Bu bireylerin  çocukları ciddi olarak  zorluklarla büyütülmüş, soğuk ve kopuk bir ilgilenme ya da aşırı ihmal olmuştur.  Bu bireyler çocukluklarında sadece başarılı davranışlarının sonuçları için ebeveynleri tarafından koşullu sevgi almışlardır.  Örneğin; derslerinde başarılı olursan seni severim, olmazsan sevmem gibi... Şizoid bireylerin ebeveynlerine de aileden gelen şizoid bir yapılanma veya şizofreni hastalığının genetik yükü bulunabilmektedir. 

Şizoid bireyin ebeveyni tarafından tekrarlayan aksi davranışlar, sistematik dayaklar, odaya, banyoya hapsedilmeler, çocuğun ego/benlik gelişimi için zedeleyici travmatik yaşantılardır. Bazı şizoid bozukluk gösteren bireyler çocukluk dönemlerinde bakım verenleri tarafından odaya, banyoya kapatılma gibi sistematik yalnız bırakılma ve şiddet davranışlarına maruz kalmışlardır. Çocuk buna katlanamaz ve içine çekilir, sevgisiz, otoriter ve kavganın bol olduğu ev içi müdahaleler çocuk için dünyanın destekleyici değil, çok korku dolu bir yer olduğu izlenimini yaratır ve çocuk bir ego geliştiremez. Ego geliştiremeyen çocuk hayal meyal hatırladığı o güvenli yere yani ana rahmine geri dönmek ister ve ömrü boyunca bu buzdan kale içerisinde yaşar. 

Şizoidi birey, kişilik oluşumunda 8-9 yaşlarında, hiçbir şekilde sevgi alamayacağına dair bir kanaat getirdiği zaman bağlantının koptuğu ve tamamen kendine yabancılaştığı son nokta yaşanmış olur. Bu noktada Şizoid defteri kapatmıştır, şizoid artık yaşamını bir küle döndürmüş gibi, buzdan bir kale içerisinde, hiçbir zaman sevilmeyeceğine inanarak büyük değersizlik duyguları içerisine girer ve bu yaşlarda beni zaten hiç kimse sevmiyor, ben sevilmeye layık biri değilim mesajlarını kendisine vererek kaçıngan bağlanma stili geliştirir, kendine ve insanlara yabancılaşır. Şizoid kişilik bozukluğu gösteren bireyler ön ergenlik ve ergenlik dönemlerinde kimse beni sevmiyor mesajlarını kendilerine sıkça söylerler ve bu kendine yabancılaşmanın bir göstergesi olarak kabul edilebilir. 

Şizoid Ne zaman Terapiye Gelir?

Daha çok birileri tarafından çekiştirilerek gönderilirler. Ben aykırıyım, ben farklıyım, bende bir şey var yapamıyorum, herkes evleniyor, arkadaş ve sosyal çevre içerisindeler, ben çok ayrı ve yalnızım, istememe rağmen yapamıyorum gibi sebeplerle terapiye başvururlar. Aynı zamanda oldukça entelektüel ve zeki insanlardır şizoidler. Onları terapiye getiren de, intihara sürükleyen de bu yalnızlık hisleridir. Yaklaşmak isterler, çok kez denerler; fakat dahil olmakta başarılı olamaz, geri çekilip hayal ve fantezi dünyasına dönerler. Grup içerisine girdiklerinde bile grup içerisinde kendilerine ve gruba dışarıdan bakma ihtiyacı hissederler. Kullandıkları psikodinamik savunma mekanizmaları yaşamlarına büyük perspektiften bakınca yalnızlık yaratır ve bu yalnızlık terapiye müracaat sebebi olur. 

Şizoidin Kullandığı Psikodinamik Savunma Mekanizmaları

İçe Dönüklük

Dış dünyadan kopma olarak değerlendirilebilir. Dış dünyadan kopan bireyde tüm arzu ve ihtiyaçlar hayal ve fantezi dünyasında yaşanmak üzere kişi içe dönmüştür. Bu hayal dünyası şaşırtıcı derecede zengindir, kişi kafasının içinde yaşar, fakat bu hayal dünyası bir sır gibi saklı tutulur.  Bu hayal ve fantezilere ayrılan süre günler ve haftalar boyunca devam edebilir. Şizoid bireyin dış dünyanın tehlikelerinden kaçmak ve kendini güvenli hissetmek için kullandığı birinci yoldur.  

Geri Çekilme

Dış dünyadan ayrılma anlamına gelir ve içe dönüklüğün bir sonucu olarak ortaya çıkar. Geri çekilme bazı insanlarda; çekingenlik, isteksizlik, insan ilişkilerinden kaçmak gibi davranışlarda açıkça gözlenebilirken, bazı şizoid bireylerin gözle görünen son derece aktif bir sosyal yaşantı da olabilir. Bunlar gizli şizoid veya sosyal şizoid olarak adlandırılabilir. Ancak bu bireyler her ne kadar sosyal gözükseler de kendi içlerinde kozmik derin bir yalnızlık yaşarlar. 

Şizoidi Narsisizm

Şizoid bireylerde narsistik özellikler kendi içsel yaşamlarında vuku bulan bir karakter özelliğidir. Sevgi içeren her şeyi kendi içlerine alarak içsel enerjilerini kendilerine yöneltmişlerdir. Şizoid birey sevgi nesnelerini tamamen kendi içine alarak gerçek dünyadaki bağlanma ve temas kurmanın yarattığı anksiyete ve korkudan korunarak kendini güvende hisseder. Şizoidin narsizmi kendini anksiyete ve depresyondan korumak içindir. Şizoidin narsizminde değerli nesnelere hükmetmek ve haset yoktur. Sadece dış dünyadan daha güvenli olarak kabul edilen iç dünyaya yönelmenin yani iç dünyaya doğru geri çekilmenin bir yansımasıdır.  

Kendi Kendine Yetme

İçe dönerek, narsistik olarak kendine yetme durumu, gerçek yaşamda gerçek insanlarla baş ederken ortaya çıkan anksiyeteye karşı bir koruyucudur. Kendi kendine yetme, tüm duygusal ilişkileri kendi içinde yaşayarak diğer insani ilişkiler olmadan da idare edebilme anlamına gelir. Şizoidlerin kendini koruma duvarını düzenleme ve kendi kendine yetme kapasiteleri üzerindeki bilinçli farkındalığı büyük oranda yaşamlarının erken dönemlerinde gelişir. Şizoid bireyler başka çareleri olmadığından yetişkin sorumluluklarını ve yetişkinlik kapasitelerini çok erken çocukluk döneminde üstlenmek zorunda kalırlar. Anne babası çalışan çocukların kardeşlerine ebeveynlik yapması, psikolojik olarak olgunlaşmamış anne-babasına ebeveynlik yapması gibi hikayeleri bulunur ve bu özelliklerinden ötürü sosyal onay almış, büyümüş de küçülmüş çocukluk yaşanmıştır. Böyle anılarının erken çocukluk döneminde gözlenmesi çok olası bir durumdur . 

Üstünlük Hissi

Üstünlük hissi doğal olarak kendi kendine yetme ile birlikte hissedilir. Bu üstünlük hissini sağlamak için çaba sarf edilmiş ve edilmeye devam edilmektedir. Şizoid birey, diğer insanlara ihtiyaç duymamak için onlardan üstün olma çabasındadır ve bu üstünlük duygusunu, insanlarla arasına mesafe koyabilmek ve böylelikle kendini güvende hissedebilmek için geliştirir. 

Duygu Yitimi

Duygusal küntlük şizoid kişilik oluşumunun kaçınılmaz bir parçasıdır. Kendi içine dönmeye, hayal dünyasına yapılan büyük yatırım, diğer insanlarla bağ kurma, bir takım deneyimleri paylaşma, empati kurma ve duygusal olma becerilerini büyük oranda etkilemekte, karmaşa yaratmakta ve nihayetinde bedende duygu hissedememe, duygu gösterememe bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır. Ne hissettiğimi bilmiyorum ya da bir şey hissedip hissetmediğimi bilmiyorum gibi eksiklik cümleleri yaşamda vuku bulur. Şizoid bireyler ne hissettikleri ile ilgili kuşkuya düşerler, hislerine bir anlam veremezler ve nasıl yansıtacaklarını bilemezler. Bu yüzden çoğunlukla hislerini söze döküp paylaşamazlar ve diğer bireyler tarafından anlaşılmazlar. Bu disosiyatif bir hissizleşme değildir, şizoid birey kelimenin tam anlamıyla hissizdir. 

Yalnızlık

Yalnızlık şizoidin içe dönüklüğünün ve kendisini insan ilişkilerinden soyutlamasının kaçınılmaz bir sonucudur. Arkadaşlığa ve sevgiye duyulan sürekli yoğun arzu, bu duyguyu yaratır. Kalabalığın içinde iken bile hissedilen bu yalnızlık, duygusal uyumdan kopan şizoid bireyin deneyimidir. Yalnızlık ve bağlanmaya duyulan arzu şeklinde görülen bu ikilem şizoid bireyleri terapiye getirir. Bu yalnızlıkla birlikte şizoid bireyler duygu içermeyen yoğun hayal güçlerini kullanabilecekleri ve tek başlarına çalışabilecekleri  ya da az insanla temas kurmayı gerektiren mesleklere yönelirler. Bu meslekler yalnız çalışılan bilgisayar işleri, laborantlık, yazarlık olabilir. 

Benlik Yitimi

Kişinin kimliğinin ve bireyselliğinin kaybı olarak tanımlanan, disosiyatif bir savunmadır. Önceki maddede bahsettiğimiz duygu yitimi şizoid bireyde süregelen kronik bir durumdur. Anksiyete, tehlikeli durumlar veya çeşitli duygular çok yükseldiği zaman şizoid kişi akut bir savunma şeklinde duygu yitiminin en uç boyutu olan benlik yitimi boyutuna geçer. 

Gerileme

Şizoid birey derin hislerinde dış dünya tarafında çok baskılandığını hissettiği zaman kendi iki türlü gerileme şekli gösterir. Birincisi içine geri kaçarak geriler. Kendi içine kaçarak gerilemede ilkel fanteziler, fetişizm ve cinsel sapkınlıklar görülür, kendi bedenleriyle aşırı meşgul olma, hipokondriyazis (hastalık hastalığı) ve psikosomatik hastalıklar görülebilir. İkinci gerileme yöntemi ise güvenli yere doğru gerileme yani ana rahmine doğru gerilemedir. Ana rahmine doğru gerilemede güvenlik arayışı fantezisi bulunur ve orada buzdan bir kale içerisinde yaşam idame ettirilir.  

Disosyatif Kimlik Bozukluğu - Çoklu Kişilik Bozukluğu yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Şizoid Kişilik Bozukluğu Terapisi Nasıl Yapılır?

Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler nadiren bir çözüm ararlar, çünkü bu kişilerin düşünce ve davranışları genellikle onlar için bir sorun teşkil etmez. Bununla birlikte, kişi probleminin çözüme ulaşmasını istiyorsa bu kişiler için psikoterapi uygulanır. Bu terapi yöntemleri temel olarak olaylarla baş etme becerileri, sosyal etkileşimi geliştirme, iletişim ve benlik saygısı gibi konulara odaklanmaktadır. Bu terapi bazen terapist için zorlayıcı olabilir, çünkü terapide güven duygusu çok önemlidir. Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler diğer insanlarla ilişki kurmakta zorlanırlar bu da terapistler için ekstra bir zorluk anlamına gelmektedir. Terapi sürecinin tamamlayıcısı olarak sosyal becerilerin eğitimi de önemlidir. Şizoid kişilik bozukluğunda genellikle ilaç kullanımı tercih edilmez, ancak kişinin depresyon, anksiyete gibi psikolojik bir sorunu varsa bunun için ilaçlara ihtiyaç duyulabilir.

Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel davranışçı terapi, temelde kişinin davranışlarını değiştirmeye yönelik bir terapi yöntemidir. Bu terapide kişi sosyal ortamlara adapte olmayı ve fikirlerindeki durgunluğu değiştirmeyi öğrenir. Böylelikle kişi daha atılgan bir hale gelebilir ve sosyalleşir. Bilişsel davranışçı terapi, şizoid bozukluk vakalarında sosyalleşmeyle ilgili düşünsel çarpıtmaların çalışıldığı terapi yöntemlerinin başında gelmektedir.

Grup Terapisi

Bu kişilik bozukluğuna sahip kişilerin grup terapisinde sosyalleşme imkanları vardır. Bu terapiye katılan Şizoid kişilik bozukluğu problemi olan kişiler, sosyal ortamlarda daha rahat hissetmekte ve arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmektedirler.

Psikodinamik Psikoterapi

Şizoid kişilik bozukluğu için en etkili terapi yöntemi psikodinamik psikoterapidir. Kişinin çocuklukta oluşan nesne ilişkileri, psikodinamik savunma mekanizmaları ve kendilik temsilleri ile duygulara erişilmek üzerine çalışılan yarı deneyimsel bir terapi metodu olup aynı zamanda şizoid kişilik bozukluğu üzerindeki en yüksek etkiye sahip kanıtlı çalışmaları bulunan terapi metodudur. Kliniğimizde uygulanmaktadır.

İlaçla Düzelmesi

Şizoid kişilik bozukluğu çözümüne özel olarak üretilmiş bir ilaç bulunmamaktadır. Zaten Şizoid kişilik bozukluğu için ilaç genellikle gerekli bile olmaz. Bu danışanlara ilaç verilecek ise bunun nedeni, bu problemle beraber görülen diğer diğer sorunlardır. Örneğin Şizoid kişilik bozukluğu sorunu yaşayan kişi depresyonda ise buna yönelik bir ilaç kullanımı önerilebilir.

Görülme Sıklığı Nedir?

Şizoid bozukluk toplumda oldukça sık olarak karşılaşılabilen bir durumdur, fakat bu probleme sahip bireyler genellikle kliniğe başvurmazlar ve hatta yaşadıkları durumun, yaşamlarında bir sorun teşkil ettiğinden haberleri bile yoktur. Toplumdaki sıklığı yüzde 4 civarında olduğu düşünülen Şizoid kişilik bozukluğu probleminin, çözüme ulaştırılması halinde bireyin topluma kazandırılmasını sağlayacağı için bilinçlendirme oldukça önemlidir.

Çözüm Bulunmazsa Ne Olur?

Sosyal etkileşim eksikliği, şizoid kişilik bozukluğunun ana komplikasyonudur. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler genellikle diğer insanlarla etkileşime girmedikleri için saldırgan davranışlarda bulunmazlar. Duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve paranoya gibi şizoid bozukluk ile ortaya çıkan diğer kişilik bozuklukları, toplumumuzda genel nüfusa göre daha yaygındır. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler, davranışları başkalarına garip gelse de sorunsuz ve normal bir yaşam sürdürürler. Ancak diğer insanlarla anlamlı ilişkiler kurmaları ve kendi ailelerini kurmaları zordur. Bazı araştırmalar, bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin bazen sosyal, ekonomik ve ticari engellerle karşılaştığını göstermiştir. Bu nedenle, şizoid bozukluk için ömür boyu terapi gerekebilir.

Yaşam Kalitesini Etkiler mi?

Şizoid bozukluk gerek kişinin ruh halini getirdiği donuk hal ile gerekse toplumda kişinin konumundaki etkisiyle yaşam kalitesi üzerinde net bir etkiye sahiptir. Çağımızın iletişim üzerine kurulu olduğu da düşünülürse Şizoid kişilik bozukluğunun kişiyi oldukça olumsuz etkilediği anlaşılabilir. Hem iş hem arkadaşlık hem de eğitim hayatında bu bireyler hayata 1-0 geride başlarlar. Bu kişiler insanlarla sosyal ve duygusal bağlar kuramazlar. Bunun olmaması da iş kariyerlerini olumsuz etkilemenin yanında onların duygusal bir boşlukta olmalarına da olanak sağlar. Bu duygusal boşluk ve dışlanma durumlarının bir etkisi olarak depresyon gibi psikolojik problemlere olan yatkınlıkları da daha fazla olmaktadır.

Şizoidin İş ve İlişki Yaşamındaki İkilemleri 

Şizoid birey partner, sosyal ve iş ilişkilerinde her zaman ikilemler içerisindedir. Bu ikilemlerin birincisi köle-efendi ikilemidir. Kendisini ya bir köle ya da bir efendi gibi hisseder, köle gibi hissettiği ilişkilerde aşırı derecede uyumlanır ve adeta bir kukla veya kurban gibi davranır. Bu davranışlarla birlikte baskın duygusu hapsedilmiş fakat bağlantıda, temasta olmanın vermiş olduğu bir rahatlıkla birlikte gelen özgür olmama köleleştirilme hissiyatlarıdır. 

Şizoidin efendi gibi hissettiği ilişkilerde sadistik davranışlar, değersizleştirici, tehlikeli, yoksunlaştırıcı, zarar verici haller sergileyebilir veya fantezi dünyasında yaşantılanabilir. Efendi gibi hissedişte şizoid birey kendini özgür, kendine güvenen fakat bir o kadar kendine yabancılaşmış, kimseye ihtiyaç duymadan kendine yeten sürgünde bir birey gibi hisseder. Buna eşlik eden duyguları terk edilme depresyonu, öfke, umutsuzluk ve evrensel kozmik yalnızlık duygularıdır.  

Şizoidin ikinci ikilemi ise yutma ve yutulma korkusudur, ilişkide olduğu partneri tarafından ya yutulacağı hissiyatıyla bir boğulma korkusuyla uzaklaşır ya da partnerini aşırı sevgisiyle boğabileceği ya da kurutabileceği gibi düşünsel hezeyanlara kapılır. Bu ikilemler şizoidin partner ilişki hayatını bozar ya da ilişkiye girmekten kendini geri çeker, realitede ilişkiye girmekten kaçınır, zihninde hayal dünyasında ilişkilere girer. 

Şizoidin üçüncü ikilemi ise insanlar tarafından kullanılacağına dair yoğun kaygıları, değersizlik hisleri ve şüphecilikleri vardır. Bir sırrını paylaştığı insanın bu sırrı kendisi aleyhine kullanabileceğine dair yoğun kaygılar yaşar ve zihni sürekli bu kaygılarla meşguldür. Bu yüzden bir yandan ilişkilere ve insanlarla temasa ihtiyaç duyarken öte yandan kendini ilişkilerden geri çeker. Aynı şekilde sosyal ve iş ilişkilerinde önemli düşüncelerinin, fikirlerinin çalınacağı ve kendisinin insanlar tarafından kullanılacağı ve sömürüleceği korkusunu her zaman içinde taşır ve bu sebeple ihtiyaç duymasına rağmen paylaşmaktan, ilişkilerden ve iletişimden geri çekilir.

Şizoid bireyi, içinin başkaları tarafından okunması ve bilinmesi, başkaları tarafından çok iyi anlaşılması çok korkutur ve bu korkuyla insanları kendisinden uzak tutabilmek için psikodinamik savunmalar bulur, bu savunmalar insanlarla arasındaki mesafeyi ayarlayabilmek içindir. Şizoid bireyin zihni sürekli insan ilişkilerindeki mesafeyi ayarlamakla meşguldur.

Bu mesafe ayarı için kullanılan savunmalar dışardan kibir veya üstünlük gibi görünebilir ama gerçekte öyle değildirler. O buzdan kalenin içinde incinme hassasiyeti olan kişi kendi kendine yeterek mutlu mesut yaşar ve hep başkalarıyla güzel ilişkiler kurabileceği günlerin hayallerini kurar. Şizoid kişi her zaman hayalindeki o muhteşem ilişki/ilişkiler hayaliyle yaşar, böyle bir ilişki kuramayacağını anlarsa intihar edebilir. 

Psikolojik sıkıntılar yaşadığınızı düşünüyor ve bu konuda bir çözüm arıyosanız Online Randevu sayfamızı inceleyerek randevu talebinizi oluşturabilirsiniz.

Şizoid birey grup ilişkileri içinde var ama yok gibidir,  her zaman olduğu ortamlarda tesadüfen kendisi olmadığında  yokluğu anlaşılır. Varlığında ise, grubun ihtiyacı olan görevleri oldukça görünmez bir biçimde yerine getirir. Bu yüzden olmadıkları zamanlarda bu görevler yerine getirilemeyince bu bireylerin gruptaki varlıkları anlaşılır. 

Depresyon Psikoterapisi yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Psikodinamik Psikoterapi yazımızı da ilginizi çekecektir.

Kişilik Bozuklukları Terapisi