Her Sonun Yası Olur

Yas denince insanların aklına doğal olarak ilk başta yalnızca ölüm ve kayıp gelir. Burada kayıp aslında yaşanan her son ile birlikte açığa çıkan ve meydana gelen kayıptır. Son ise bir ilişkinin bitmesi olabileceği gibi, iş kaybı, para kaybı ya da ev/şehir/ülke değişikliği gibi pekçok farklı durum için kullanılabilir. Ve her son, kişi için farklı düzeylerde ve çeşitlerde de olsa travmatik sonuçlar doğurabilir. Bu nedenden ötürü de yaşanan her bitişin yada her sonun yası kişi tarafından tutulmalıdır. Aynı zamanda da birey, yaşanan durumun bilincine varmalı ve kabullenme noktasında adım atmalıdır. Çünkü durumu kabullenememek kişi için yıpratıcı ve yorucudur.  Aksi halde yası tutulmayan sonlar, birey açısından psikolojik olarak kötü sonuçların meydana gelmesinde de etkili olacak ve sonucunda da çeşitli problemlere yol açacaktır.

İnsan beyni yaşadığı tüm olayları hafızasında taşıyan bir yapıya sahiptir. Dolayısı ile de her türlü anı ve durumun etkisi beyin üzerinde işlevini göstermektedir. Bu durumun da bir getirisi olarak yası tutulmamış her kayıp başka bir kayıp yaşandığında bu hafızaya atılmış, unutulmuş sanılan anıları hatırlatır, canlandırır. Bu durum ise kişi açısından olumsuz etkileri meydana getirerek bireyin psikolojisini olumsuz yönde etkiler.  Tam da bu nedenden ötürü geçmişte kaldığı sanılan kayıplar, yaşanan kayıpla birlikte yeniden yeniden canlanarak çok daha dramatik bir duygu durumuna ve sıkıntılı ruh hallerine neden olabilirler. Özellikle üzücü deneyimler olumlu deneyimlere göre daha çok hatırlanma eğilimindedir. Kişi bir kayıp yaşadığında olumlu anıları canlandırmaya çalışarak kendisini iyi hissetmeye ve varolan durumu atlatmaya yada unutmaya çalışır. Ancak genellikle olumsuz anı ve duygular, olumlu duygularla kıyaslandığında kendini daha fazla canlandırmaya yatkın olur bu nedenden dolayı da kişiyi çok daha kötü hissettirir. Bu noktada önemli olan, olumlu anı ve duygular kadar olumsuz olanları da deneyimleyebilmenin en doğrusu olduğunu anlayabilmek ve yaşanan her kayıpta bu duygularla yüzleşmeyi başarabilmektir. Dolayısı ile de kişi, bir kayıp yaşadığında bu durumu kabullenmeli ve durumun bilincine varmalıdır. Unutmaya çalışmak, geçiştirmek ya da olumlu düşünce veya anıları akla getirerek kaybı kabullenememek ve yas tutmamak birey açısından daha zararlı aynı zamanda da bir o kadar yorucu olacaktır. Bu durum zamanla düzelmediği ve herhangi bir yardım alınmadığı takdirde ise farklı psikolojik problemlerin meydana gelmesine neden olabilmektedir.

Sağlıklı Yas Tutmak

Yas sürecinin yaşanmasında kişinin çocukluk deneyimleri ve çocuk yaşta gördükleri oldukça önemlidir. Bu nedenden dolayı da çocuğun yetiştirilme tarzı ve büyüme ortamı ön plana çıkar. Bu durumun temel sebebi ise çocuğun büyürken birçok şeyi ebeveynlerinden yada çevresinden görerek aynı zamanda da duyumsayarak öğrendiği gibi, bu yaşlarda gördüğü ve duyduklarını normal olarak algılar ve tüm bunlar çocuğun ileriki yaşantısına yansıtılmak üzere beyninde yer edinir.  Bu durumun bir getirisi olarak çocuk, yas tutmayı da ilk onlardan öğrenir. Yaşanan kayıplar ile nasıl başa çıkılacağını ilk ailesinde deneyimler ve bu öğretiler de ileriki hayatında kendisinin de yaşayacağı kayıplardaki yas deneyimini ve aynı zamanda da bu sürece karşı vereceği tepkileri belirler. Bu nedenle de çocukluk döneminde şekillenmeye başlayan pek çok durum gibi yas tutma da yine bu dönemden etkiler alarak şekillenir. Eğer ebeveynler sağlıklı şekilde kayıplarının yasını tutmayı bilen bireylerse bu, çocuğun da yetişkinliğinde bir kayıp yaşadığında yas süreçlerini sağlıklı bir şekilde yaşamasına yardımcı olacaktır, aksi bir ortamda büyüyen; yasın konuşulmadığı, saklandığı, yaşanmadığı bir ortamı deneyimleyen çocuk ise benzer şekilde yasını görmezden gelme tepkisi gösterecektir. Ancak unutmamak gerekir ki, yası yaşama biçimi öğrenilen ve elbette değişen de bir yapıya sahiptir, yani çocukluk deneyimi, aileden yada çevreden görülen yas süreci sağlıklı olmasa bile sonradan kişi sağlıklı yas süreçlerinin bilincine vararak hayatına uygulayabilir ve her kaybı için deneyimleyebilir. Çünkü çocukluk döneminden gelen etkilerle büyüyen çocuk bu etkileri yaşamına yansıtmak ya da uygulamak zorunda değildir. Çünkü tüm bunlar farkındalık kazanıldıktan sonra,  bireyin özgür irade ve seçimlerine bağlıdır. Sağlıklı olanın farkında ve bilincinde olarak yas tutma eylemini doğru bir biçimde gerçekleştirmeyi de kişi elbette yetişkinlik sürecinde de öğrenebilir ve başarabilir.

Ölüm ve Kayıplarda Destek yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Yaşanan her kayıp için sağlıklı bir şekilde yas süreçlerini yaşayabilmek, hem kişinin psikolojik olarak olgunlaşarak hayatına devam edebilmesini, hem de bu gibi durumları daha kolay kabullenerek kendisini daha iyi hissetmesini mümkün kılar.

Yas tutma, kişilerin geri döndürülemeyecek bir kayıp yaşadıklarında verebilecekleri en doğal ve aynı zamanda da olağan tepkidir. Bu doğal tepkiye müdahale edilmemesi ve sürecin sağlıklı olacak şekilde yaşanması gerekir. Ancak bu süreç, zaman içinde yaşanan duygularda bir azalma olmadan devam ediyor ve durumu kabullenme gerçekleşmiyorsa, kaybın birey üzerinde travmatik etki bıraktığı ortaya çıkmış olur. Bu ve bu gibi durumlarda 6 aydan fazla uzayan süreçler uzamış yas kapsamına girer ve destek alınması gerekir. 

Kişinin kaybettiği insana karşı özlem duyması oldukça doğaldır ve kaybedilen kişi ile beraber yaşanan güzel anlar aynı zamanda da olayların zihinde canlanması da yine normaldir. Ancak kaybın ardından kaybedilen kişinin sürekli kayıp dönemindeki hali ile akla gelmesi sorun teşkil etmektedir. Öte yandan acı, aşırı üzüntü, çökkünlük gibi olumsuz duygu hallerinin azalmadan sürmesi de yine bireyin psikolojisi açısından bir problem olma eğilimindedir. Yaşanan kayıptan 6 ay sonrasında kişinin bu halinde ve hissettiği duygu durumunda herhangi bir değişim olmuyor ya da daha şiddetli biçimde bu hali yaşıyorsa kesinlikle uzman bir psikologdan tavsiye alınması şarttır. Çünkü bu durum, kişinin yas tutma sürecini yalnız başına atlatamadığını ve etkilerini üzerinde olması gerekenden çok daha yoğun bir şekilde barındırdığını gösterir. 

Travmaya Tutunmak blog yazımız da ilginizi çekecektir.

Uzman bir psikologdan alınacak yardım ve terapi neticesinde kişi kendisini terapi başlangıcında önceki halinden biraz daha kötü, fakat sonrasında çok daha iyi hissederek yas sürecini geçirme fırsatı elde edecektir. Bu sayede de çok daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olması mümkün olacak ve kabullenme noktasında da büyük adımlar atılacaktır. Kişi hem süreci yönetme noktasında psikoloğu sayesinde yalnız olmadığını hissedecek hem de aldığı desteğin de yardımı ile büyük ilerlemeler kaydederek sorunun daha kötü bir hale gelmesine engel olarak yas sürecinden psikolojik olarak olgunlaşarak çıkmış olacaktır. Bu tarz durumlarla karşı karşıya kalarak kaybı kabullenme ve sağlıklı bir psikolojiye sahip olma konusunda problem yaşayan kişiler için pek çok psikolog çeşitli terapi yöntemleri uygulayarak destek sağlamaktadır. Bu terapi yöntemlerinden en güçlüsünün yas terapisi olduğu ve danışanlar üzerinde iyi etkiler bıraktığı ve yas sürecini atlatma aşamasında yardımcı olduğu görülmüştür. Psikologla birlikte yapılan seanslar, bireyin yaşadığı duygusal sorunları ve kaybı atlatamama durumunu çözmeye yönelik etkilere sahiptir. Bu noktada Uzman Psikolog Özkan Yiğit, siz değerli danışanlarımızı sıkıntılandıran psikolojik problemlerin psikoterapiler ile atlatılmasına destek sağlamaktadır. Uzman psikoloğumuz tarafından verilen terapi seanslarımız ve süreç hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için bizlere ulaşabilirsiniz.

Blog - Psikoloji