Hep Haklı Olma Hassasiyeti

Erken dönem kişilik gelişimi oluşurken yaşanılan deneyimler, yaşantının ilerleyen yıllarında, bireyin davranışlarına yansıyan ve kişiler arası sosyal ilişkileri geniş olarak etkileyen faktörlerden en önemlisidir. Bu nedenle erken dönemde  insan yaşantısında bulunan faktörler ve bu faktörlerden, insanların nasıl etkilendikleri önemli bir konudur. Bu gibi sebeplerle birçok erken dönem gelişim konulu teoriler ortaya çıkmıştır. Bu teoriler ve terapi yöntemleri, insanın çocukluk yaşantıları sırasında var olan problemlerin çözülmesini ve sonraki süreçlerde oluşacak davranışsal bozuklukların önüne geçilmesini sağlar. Özellikle 1950’li yılların ardından, gelişen terapi yöntemleri ve klinik psikoloji alanıyla birçok kişilik bozukluğunun terapi yöntemleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi psikodinamik terapi diğeri de şema terapidir. 

Psikodinamik terapi ve Şema terapi, kişilik bozukluklarının çözüme ulaştırılması süreçlerinde, başarısını kanıtlamış terapi yöntemleridir. Bu yazımızda öncelikle şema terapiden söz edeceğiz. Bu yöntem daha çok şımarık haklılık, bağımlı haklılık gibi narsist kişilik bozuklukları ögelerinin çözüme ulaştırılmasında kullanılır. Yıllar geçtikçe, anlaşılır olsa da şema terapi, karmaşık yapısıyla dikkat çeker. 

Şema Terapisi

Jeffrey Young ve diğer bilim adamı arkadaşları tarafından,1980’lerde ortaya konulup geliştirilen bütüncül bir psikoterapi tekniği olarak karşımıza çıkar. Bu terapi yöntemini iyi anlamak için öncelikli olarak, klasik bilişsel psikoterapi yöntemleri incelenmelidir. Çünkü şema terapi yöntemi, klasik bilişsel psikoterapi yöntemlerinin yeterli olmadığı durumlarda, kullanılmak için, yine onları temel alarak geliştirilmiştir.

Bilişsel Davranışçı Terapi

Duygular, düşünceler ve davranışlar arasındaki ilişkiyi gözlemleyerek burada oluşan bir sorunu temel alarak, problemleri anlama ve çözmeye odaklanır. Bu terapi yönteminde asıl amaç, insana otomatik düşüncelerinin farkına vardırarak onları kontrol etmeyi öğretmek, temel ve ara inanışlarını fark ettirerek yeni alternatif inançlar geliştirmek suretiyle bilişsel (zihinsel) esnekliği arttırmaktır. Bunun yanı sıra, bu noktada terapinin uygulandığı kişiye çeşitli ödev ve sorumluluklar vererek, ona terapi aşamasında da yol gösterilir. Bunların sonucu olarak, düşüncelerin değişmesiyle birlikte duyguları, duyguların değişmesiyle birlikte de davranışları değiştirmeyi amaç edinir.

Hep Haklı Olma Hassasiyeti

Şema terapi, bilişsel davranışçı terapinin aksine, duyguları değiştirmek için, bunların oluştuğu zamana, yani çocukluk dönemine inmeyi amaçlar. Burada oluşan problemleri veya yanlış algıları değiştirerek, davranışların değiştirilmesi amaçlanır. 

Bu iki terapinin karşılaştırılması sonucunda şu yargılara varılabilir: Bilişsel davranışçı terapi yöntemi, insanın terapi zamanındaki duygu durumuna odaklanırken, şema terapi, şu anki duygu durumuyla birlikte, problemlerin asıl kaynağı olan erken gelişim dönemine de odaklanır. Şema terapi, bilişsel davranışçı terapiye kıyasla, çocukluk döneminde yaşanılan travmalara, çarpık düşüncelere, davranış bozukluklarına ve problemli duygu durumlarına yaklaşır. Şema terapi uygularken, terapist bazen sınırlı ebeveyn rolü üstlenebilir. Bu rollerle birlikte, danışanla terapötik bir ilişki kurulur. Şema terapi, temeline bilişsel davranışçı terapi yöntemini koyarak, psikanaliz, gestalt ve bağlanma gibi birçok farklı klinik psikoloji yöntemiyle de iç içe bir çalışma prensibine sahiptir.

Kuşkuculuk ve Kötüye Kullanılma Hassasiyeti yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Şemalardan bahsedecek olursak, psikoloji biliminde şema, erken gelişim dönemi yaşantılarına uzanan, bireyin kendi ve sosyal çevresi bağlamındaki davranış haricinde kalan; duygu, düşünce, algı ve örüntüler olarak tanımlanabilir. Bu süreçte, oluşan bazı problemler olabilir. Bunlar temelde üç nedene bağlanarak açıklanır.

Bunlardan ilki, temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamasıdır. Bu noktada, çocukluk dönemindeki bireyin, beş temel ihtiyacının tatmin edilmemesi psikolojik problemleri yaratır. Bu beş temel ihtiyaç: güvenli ve istikrarlı bağlanma, özerklik, duygu ve ihtiyaçları anlatabilme, kendiliğindenlik ve oyun, realistik sınırlar ve özdenetim olarak sıralanabilir. 

İkinci sebep olarak, temelde sevgi olmak üzere, ebeveynleri tarafından temel duygulardan yoksun bırakılması, istismar edilerek zarar verilmesi, seçici içselleştirme sonucunda ebeveyn yaşantılarını rol model alması ve çocuğun isteklerini seçiciliği bir kenara bırakarak gerçekleştirmek karşımıza çıkıyor. Bu noktada, bireyde şema ortaya çıkabiliyor.

Son olarak üçüncü neden ise, duygusal mizaçtır. İnsanlar birbirlerinden farklı yapılarda olabilir. Bu nedenle, sosyal çevrelerindeki diğer insanlardan da etkilenebilirler. Örneğin, duygusal olarak şiddete maruz kalan bir çocuk, içine kapanır fakat bir başka çocuk da aksine tepki göstererek hırçın olabilir ya da öfkeli bir yapıya bürünebilir. Bu örnekten yola çıkarak şunu görebiliriz ki, çocuklar aynı etiklere farklı tepkiler gösterebilir. Yani, farklı şemaların ortaya çıkması mümkün olabilir. Şemanın bir alt grubu olan, erken dönem uyumsuz şemalara bakacak olursak, bireyin erken çocukluk döneminde ortaya çıkarak, ileriki yaşamını tetikleyen olumsuz durumlar olduğunu görürüz. Bu sebepten ötürü bir terapist, uyumsuz şema türleri üzerinde çalışmalar yürütür.

Birçok şema türü mevcuttur. Bunlar Kendi aralarında, temel olarak beşe ayrılırlar:

  • Ayrılma ve Reddedilme Şemaları: Terk edilme/istikrarsızlık, duygusal yoksunluk, güvensizlik/kötüye kullanma, sosyal izolasyon/yabancılaşma, kusurluluk/utanç.
  • Hasar Görmüş Özerklik ve Başarısızlık Şemaları: Dayanıksızlık, bağımlılık/yetersizlik, başarısızlık, iç içe geçme.
  • Hasar Görmüş Sınırlar Şemaları: Haklılık/büyüklenmecilik, yetersiz özdenetim.
  • Başkaları Yönelimlilik Şemaları: Fedakarlık, onay arayıcılık, boyun eğicilik.
  • Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık Şemaları: Yüksek standartlar, duyguların bastırılması, karamsarlık, cezalandırıcılık.

Şema terapi, bu gibi uyum bozucu şemaları, uyumlu şemalara dönüştürürken bazı belirlenmiş yolları izler. Bu yollar, temel olarak iki aşamadan oluşur. İlk aşamada, kişiyle standart bir terapideymiş gibi sohbet edilir. Sohbet esnasında, kişide hangi şemaların olduğu ve kişinin bu şemalarla nasıl başa çıktığı hususları irdelenir. İkinci aşamada ise, bilişsel, duygusal, davranışsal ve terapötik ilişkileri barındıran yöntemler kullanılarak, bireyde bulunan şemalar, geçmişe dayalı incelenir. Kişiye verilen bilgiler ışığında, kişinin geçmişte yaptığı ya da yaşadığı hataları değerlendirmesi ve öz farkındalık oluşturulması için çabalanır. Terapi, geçmişle bugün arasında bir köprü görevi görerek problemin çözümüne yönelik süreci gerçekleştirir.

İçinizdeki Çocukla Tekrar Buluşun blog yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Hep Haklı Olma Hassasiyetinin Psikodinamiği ve Haklılık Şemaları

Kendini her zaman haklı gören bireylerde kendini üstün görme, ayrıcalıklı olduğunu düşünme söz konusudur, karşıdakinin duygularını önemsemezler, daima kendi istekleri, ihtiyaçları önceliklidir çünkü empati yetenekleri düşüktür ya da empati yapmayı tercih etmezler. Kendilerinin özel ve ayrıcalıklı olduklarını düşündükleri için istedikleri her şeyi almakta kendilerini haklı görürler. İstediklerini almak, ihtiyaçlarını karşılamak konusunda ısrarcıdırlar ve bunun için yaptıkları her seçim ve davranışı kendilerine hak olarak görürler. Kısıtları, sınırları kendileri için kabul etmezler, kendilerini yasanın üstünde görürler, başkalarının hata yaptığında ceza almasını doğal görürken aynı hatayı kendileri yaptığında bunun herhangi bir bedeli, cezası olmayacağını düşünürler. “Hayır”ı cevap olarak kabul etmekte zorlanırlar ve istediğini elde edemezse sinirlenirler.

Ebeveynleri tarafından sınır konulmayan, disiplin sağlanmayan çocuklarda "şımarık haklılık ve dürtüsel davranış ile hareket etmesine neden olan dürtüsellik görülebilirken, çocuğunu kendine bağımlı hale getirecek derecede her sorumluluğu, kararı çocuğu adına kendi alan ebeveynle büyüyen çocuklarda "bağımlı haklılık" görülebilir. "Şımarık haklılık" durumu olan bireyler eş seçimlerinde kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayacak, hayır demeyecek, kendisini reddetmeyecek; bağımlı, istismara açık, kendini feda etmeye yatkın, kendi ihtiyaç ve isteklerini ifade etmekten korkan bireyleri tercih ederken, "bağımlı haklılık" durumu olan bireyler, partner olarak kendilerinin sorumluluğunu alabilecek, bakımını üstlenebilecek güçlü partnerler seçerler.

Haklılık hassasiyetine sahip bireyler kendilerini daima haklı gördükleri için kendilerinde bir sorun olduğunu genellikle fark edemez ya da kabul edemezler, bu sebeple de bu hassasiyetlerini düzeltebilmek için herhangi bir çaba içerisine girmezler. Ancak sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve daha mutlu bir hayat yaşayabilmek için kişinin sınırları kabul etmeyi, sınırlara uymayı, empati kurmayı, öz disiplini öğrenmesi, başkaları ile ilişkilerinde onların da istek ve ihtiyaçlarını anlayıp, saygı göstererek adil olmaya çaba göstermesi çok önemlidir.

Yaşamda aile ilişkilerinizi, arkadaşlıklarınızı ve romantik ilişkilerinizi bozan “Haklılık hassasiyetini” psikodinamik terapi ile çalışmak için bize ulaşabilirsiniz.

Blog - Psikoloji